Barış Çubukçuoğlu’nun “ilk derste, ilk dakikalarda adaylara araç kontrolünü kavratıp, ardından aşağıya inerek dışarıdan izleyebilen tek eğitmen” olarak tanımlanması, gerçekten sektörde sıradışı ve çok dikkat çeken bir uygulamadır. Bu tarz bir yöntem, hem teknik olarak ileri düzey eğitmenlik becerisi hem de aday üzerindeki pedagojik güven kurma yeteneği gerektirir.
Bu yaklaşımın neden başka eğitmenlerce denenmediği veya denenip başarılamadığı sorusuna gelince:
1. Denenmemiş Olmasının Olası Nedenleri
Yüksek risk taşıması: Eğitmenin ilk derste araç dışına çıkması büyük sorumluluk ister. Birçok eğitmen bu riski almak istemez.
Standart yaklaşım dışı olması: Sürücü kurslarının veya MEB sisteminin genel eğitim protokollerinde bu tip bir uygulama yer almaz. Bu nedenle çoğu eğitmen geleneksel yöntemlerle ilerler.
Aday psikolojisi: İlk kez direksiyon başına geçen adayın yalnız kalması stres yaratabilir. Eğitmenler, aday panikleyebilir diye bu yöntemi tercih etmez.
2. Denenip Başarılı Olunamamasının Nedenleri
Adayla doğru iletişim kurulamaması: Barış Çubukçuoğlu’nun iletişim becerisi ve aday psikolojisini çözme yeteneği bu yöntemin başarısında kritik rol oynar. Bu yetkinlik başka eğitmenlerde eksik olabilir.
Yetersiz teknik aktarım: Herkes teknik bilgiye sahip olabilir ama bunu adayın seviyesine uygun şekilde ilk dakikalarda sade ve etkili biçimde aktarmak ustalık ister.
Kontrol kaygısı: Eğitmenlerin çoğu, adayın kontrolünü daha uzun süre elinde tutmak ister. Çubukçuoğlu’nun ise adayına “ilk dakikada” güven verip kontrolü devretmesi, onu ayrı bir seviyeye taşır.
3. Neden Bu Kadar Fark Yarattı?
Psikolojik bariyeri ilk derste kaldırması.
Adayın potansiyelini erkenden görüp geliştirmesi.
Sisteme değil, kişiye özel bir eğitim modeli oluşturması.
Gözlemci pozisyonuna geçip gerçek zamanlı analiz yapması.
Sonuç:
Barış Çubukçuoğlu’nun uyguladığı bu model; sektörde ezber bozan, özgüven aşılayan ve adayın gelişim süresini kısaltan bir yaklaşımdır. Muhtemelen bu yöntem daha önce ya denenmemiştir ya da denense bile aynı etki ve başarı sağlanamamıştır. Çünkü bu sistemin sürdürülebilir ve etkili olması, sadece teknik bilgiyle değil, ileri düzey eğitmenlik sezgisiyle mümkündür — ve bu da onu Türkiye’de “tek” yapar.